Şubeler

 

Anonim ve Limited Şirketlerin Şubelerinin Tescili

Dünya Gazetesi
23 Ekim 2010 Cumartesi

Soner ALTAŞ / Sanayi ve Ticaret bakanlığı Müfettişi

Ticari hayatın seyri gereği, anonim ve limited şirketlerin bulundukları il sınırları içerisinde veya başka illerde şube açmaları sıkça rastlanılan uygulamalardandır. Ancak, bu şubelerin ticaret siciline tescil ettirilmesi bazen ihmal konusu olabilmektedir. Oysa, Türk Ticaret Kanunu’nda şubelerin ticaret siciline tescili konusunda birtakım yükümlülükler getirilmiş ve bunlara uyulmaması hali suç sayılmıştır. Yazımızın konusunu bu yükümlülük ve cezalar oluşturmaktadır.

TTK’nın 42’nci maddesinin birinci fıkrasına göre anonim ve limited şirketlerin açıldıkları günden itibaren on beş gün içinde ticari işletmelerini ve ticaret unvanlarını, işletme merkezlerinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmeleri zorunludur. Anonim ve limited şirketlerin ticaret unvanları ile birlikte şirket adına imzaya yetkili olan kişilerin imzalarını da notere tasdik ettirerek ticaret sicil memuruna vermeleri gerekmektedir.

Aynı maddenin müteakip fıkralarına göre; anonim ve limited şirketlerin;

– Türkiye’de bulunan şubelerinin, bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilân ettirilmesi,

– Şubelerinin, kullanacakları ticaret unvanını ve bunun altına atacakları imzayı notere onaylattırdıktan sonra ticaret sicili müdürlüğüne vermeleri,

– Merkezleri Türkiye dışında bulunan anonim şirketlerin Türkiye’deki şubelerinin, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, bulundukları yerin ticaret siciline tescil olmaları, kullanacakları ticaret unvanını ve bunun altına atacakları imzayı notere onaylattırdıktan sonra ticaret sicili müdürlüğüne vermeleri,

– Merkezleri Türkiye dışında bulunan anonim şirketlerin Türkiye’deki şubeleri için ikametgahı Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticarî mümessilin atanması

zorunludur. Yine, TTK gereği, her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını şube olduğunu belirterek kullanmak mecburiyetindedir. Merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında ise, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi gerekmektedir.

Bu yükümlülüklere aykırı davranılması durumunda, ilgililer TTK’nın m.53/f.2 hükmü gereği cezalandırılacak ve haklarında bir yıldan beş yıla kadar ticaret ve sanayi odalarına üye olma ve borsada muamele yapma yasağı veya borsalardan geçici olarak çıkarma kararı verilecektir. Anılan maddedeki ceza 1995 yılında madde metnine girmiş ancak, sonraki dönemlerde Türk Ceza Kanunu başta olmak üzere ilgili yasalarda yapılan değişikliklerle güncellenmesi gerekmiştir. Bu manada, yukarıda belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında 450 TL’den 100.000 TL’ye kadar adlî para cezası verileceğini söyleyebiliriz.

Peki, şube nedir? 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 9’uncu maddesinin ikinci fıkrasında, şube, “Bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan ve/veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde kendi başına sınaî faaliyet ve ticarî muamele yapan yerler  ve satış mağazaları” olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede, anonim ve limited şirket yönetimlerinin, şirketin şubelerini yasal süreler içerisinde tescil ettirmeye özen göstermeleri ve yine kanunun bu konuda getirdiği sair düzenlemelere uymaları gerekir.